YENİ DÜNYA DÜZENİ'ne Giriş
Dünyanın
yakın tarihinde çok tuhaf şeylerin olduğu hiç dikkatinizi çekti mi? Son 250
senenin hiçbir 250 seneye benzemediği, bu zamanda 10 asırda olmayacak olayların
çabucak gerçekleştiği fikrine kapıldınız mı? Hiç sanki birileri
yönetiyormuşçasına bir düzenin aleyhimize işlediği hissi olmadı mı?
Böyle
bir fikir hep beyninizdeyse doğru yerdesiniz. "herbişiyin arkasında
Amarika var ağbi, onun arkasında da İsrail" gibi kahve muhabbeti tadında
geçmeyecek sohbetimiz.Her şeyin arkasındaki tek gerçek İLLUMİNATİ adlı bir grup
insanın kurduğu ‘cemiyet’ ve yapmak istedikleri şey ise NEW WORLD ORDER.
En başından başlayarak İlluminati
hakkında bilinmeyenlerin hepsini paylaşacağım. Tabii bu işin burada cılkı
çıkacak. Milyon defa İlluminati diyeceğiz ki bu bizim şu ünlü dava "Ergenekon"
ismi gibi eskiyebilir/eskiyor da. Yanlı ya da yansız herkes sıkılıyor artık bu
isimden. Biraz beyin sulandırabilir baştan söyleyelim.
Burada anlatılacak olanlar kimileri için ‘vay be neler oluyormuş yaa’ havasında veya ‘hadi oradan komplo bunlar efendim’ kıvamında geçebilir.
Fakat şunu söyleyebilirim ki bu
seri tamamlandığında artık çevrenize daha dikkatli bakacaksınız. Bilmemizi
istedikleri şeyleri öğrenmenizi nasıl sağladıklarını ya da bilmememiz gereken
şeyleri öğrenmememiz için hangi yollara
başvurduklarını daha rahat görebileceksiniz. Kısacası UYANACAKSINIZ...
Bu ufak lâkin önemli girişi yaptıktan sonra
geçelim konumuza.. Efendim, bu adamlar kendilerine İlluminati diyorlar. Latinceden
türetilmiş bir kelimedir. Türkçe karşılığına ise AYDINLANMIŞLAR veya IŞIĞIN
İNSANLARI diyebiliriz.Hizmet ettikleri tek şey ise Şeytan. Ama hemen aklımıza
siyah giyen, metal dinleyen, tırnak uzatan, kedi kesen ergenler gelmesin.
Şeytana Hizmet ediyorlar ve İlahi dinleri ortadan kaldırmak istiyorlar. İlluminati
tabî
ki ilk değildi, ondan önce birçok yöntemle istediklerini almaya çalıştılar.
Dünyadaki İlahi dinleri yok etmek isteyenler ilk Babil’li Bilgeler’di.
Arkasından Tapınak Şövalyeleri arkasındanda bu abimiz geldi.
JOHANN
ADAM WEİSHAUPT
Ayrıntıya girip kimseyi sıkmayayım isteyenler Google’a yazıp ismini yeterli bilgiye
ulaşabilir. Rasyonalist olan Weishaupt yaratılışçı düşünceye karşı bir hareket olarak
1 Mayıs 1776 ’ da Almanya’da 10 arkadaşıyla İlluminati’yi kuruyorlar. Zaten bu
adam yalnızca bir maşadır. Üzerinde gereğinden fazla durup konuyu dağıtmayalım.
1 MAYIS 1776. Daha sonra
değinecektim ama bu tarih çok önemli. Farkettiyseniz bir süredir 1 Mayıs’ı
bayram olarak kutluyoruz. İşçilerimizin mi yoksa başkalarının bayramı mı? Ha
unutmadan 1776 Amerika’nın kuruluşu oluyor ki Amerika için ilk Masonik devlet
denilebilir.Tesadüftür canım , ne olacak. O dönemde
gizli bir cemiyet olarak faaliyetlerini sürdürüyorlar.Sayıları artmaya
başlıyor ,faaliyetleri de.
Üyeleri büyük bir gizlilik içinde
kaydediliyor ve her üyenin kendine has bir takma ismi mevcut. Örneğin Johann
abimizin takma ismi ‘spatacus’ . Ayrıca üyelerinin büyük çoğunluğunu Mason
locasının kendilerine uygun üyelerinden seçiyorlardı. Bir yıl içinde hızla
geliştiler. Üyelerinin hiçbiri alelade üyeler değildi. Hepsi ülkenin bir
şekilde etkili isimlerinden oluşuyordu. Bir süre sonra Mason locasıyla birlikte
İlluminati’nin de faaliyetleri yasaklandı. Mason locası her zaman ki gibi
bundan hiçbir şekilde etkilenmedi. Fakat İlluminati faaliyetlerini daha da
gizli yürüterek gücünü kaybetmiş görüntüsü ortaya çıkardı.
Asıl amaçları tüm dini inançları
yok etmek. "Yeni
Dünya Düzeni"ni kurarak dünyanın yönetimini ele geçirmek. Bunu gerçekleştirebilmek için monarşileri, İmparatorlukları yıktılar.
Tüm bunları yapabilmek için ise en
kolay ele geçirme yöntemini uyguladılar. BÖL-PARÇALA-YOK ET. Birlik içindeki
insanlara, topluluklara istemedikleri bir şey yaptırılamaz.Önemli olan inançla
ve ihlasla birlikte olmalarıdır. O yüzden önce insanların ihlasını ve inancını
kırdılar. İnsanların önce farklılıklarını ayrılıklara dönüştürdüler. Önce bölmek
gerekirdi. İnsanlara milliyetçilik aşılandı. Böylelikle Fransız İhtilali
başlatılmış oldu. Bütün Avrupa bir anda milliyetçilik damarıyla coştu. Avrupa’da
bölünmeler, parçalanmalar ardı ardına
geldi.
Osmanlı gibi bir devlet, devletler
doğurdu. Kurulan devletlerin hepsi, biz dahil, bu insanlar tarafından yönetildi.
19. yüzyılda Avrupa , Afrikadaki ve Asya’da ki toplam ülke sayısıyla şimdiki toplam
ülke sayısı arasındaki fark her şey gösteriyor.
17.yüzyılın sonlarında Avrupa
Bu da şimdiki Avrupa haritası. Ülkeler
Mitoz bölünmeyle çoğalıyor gibi değil mi?
Hâlâ bu iş bitmiş değil ülkeler
bölünmeye devam edecek. Büyük Süper güç Rusya bile parçalandı. Türkiye için
kuzeydoğuda bir Ermeni devleti, doğuda
bir kürt devleti fişneklemesi senelerdir sürüyor. Bölme çalışmaları tamamlandı.
Yüzyıllardır yan yana yaşamış, omuz omuza savaşmış , Türk ve Kürt milletlerini
bölmeyi başardılar. Sırada Ünite 2 var. Parçala. Ufak parçaları kullanması,
yönetmesi, taşıması her zaman kolaydır.Burada şunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Her nerede olursa olsun. Bir bölünme varsa orada bir iş dönüyor demektir. Hatta
ne zaman bir kümenin bir ve birkaç alt kümesine doğru bir bölünme eğilimi varsa
bu adamlar bu işin içindedir. (Hadi ordan len diyenleri duyuyorum, olum bak
dinle, bak dinle,olum dinle J)
Demedik mi ve dahi demeyecek miyiz, bu
adamlar her zaman daha ufak parçaları severler. Bölerler, yetmez deyip ufak parçalara ayırırlar.
Tüm bunlar için en sık kullanılan
yöntemlerinden biri de tez – antitez durumudur. Kuruldukları yıllardan beri
uyguladıkları bu yöntemi 19.yüzyılın başlarında Hegel’in de aralarına
katılmasıyla; Hegel’in kendine has tez-antitez kuramlarıyla harmanlayarak
uygulamaya başladılar. Ülkemizde bile bunun örneklerini bol bol
gördük/görüyoruz. Bir dönem devrimci/muhafazakar , sağcı/solcu, alevi/Sünni ,
Türk/Kürt meselelerinin tamamı bu tez
antitez politikalarının, toplumu ayrıştırma çalışmalarının bir ürünü. Bir ara
birbirini kıran Amerika/Rusya
gruplaşmaları,1. Dünya savaşında ayrışan İtilaf/İttifak devletleri hep
bu fikirlerin uygulamalarıdır.
Bu kısımlara uzun uzadıya değinmemizin
sebebi 1. Dünya savaşından önce 1800’lü yıllarda petrolün büyük şirketler
tarafından çıkarılmaya başlanmasıyla
birlikte ortaya çıkan, her şey elinde olan adam ortaya çıkıyor.
Öncelikle şunu unutmamak gerekir , hiçbir başarı öyküsü tesadüfî değildir. Bir
bakkal dükkanından Kipa sahibi olunamayacağı gibi, bir sanayi atölyesinden de
otomobil fabrikası kurulamaz. Eğer böyle bir başarı öyküsü ile karılaşırsanız,
bilin ki işin arkasında başkaları da vardır. Türkiye’de ise birkaç örneği var yeri geldiğinde onlara
değineceğim. Fakat şimdilik konuyu dağıtmayalım.
Bir
sonraki yazımda satanizm ile bağlantılarına değinmeye çalışacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder